Strese Çare: Hint Okyanusu’ndan Beyin Dalgaları
- emirhanaylak
- 18 Şub 2022
- 3 dakikada okunur

Günümüz dünyasının hareketli, yoğun akışı içerisinde hepimiz günün stresini atmak ve kafa dinlemek için çeşitli yollara başvururuz. Bazen bir fincan kahve yeterli olurken bazen de resim çizer, müzik dinler ya da “Hava da güzelmiş,” deyip ufak bir yürüyüşe çıkarız. Hatta birçoğumuz hem sağlığımızı korumak hem de bu stresli yaşamdan biraz daha uzaklaşmak için düzenli spor yaparız. Bazılarımız ise ülkemizde yaygın olmasa da gittikçe popülerleşen yoga ile stresten uzak durmaya çalışmaktayız. Peki gerçekten yoga bizleri stresten uzak tutabilir mi? Eğer yapabiliyorsa bunu nasıl başarıyor? Bu sorulardan önce gelin “Yoga nedir?” sorusuna cevap bulalım.
Yoga, aslen Hindistan’dan türetilen eski ve köklü bir tarihe sahip uygulamaların bir bütünüdür. Sanskritçede Yoga, “yug” sözcüğünden türer ve “boyunduruk” anlamına gelir. Manevi amaçlar için zihin ve bedenin belli bir disiplinle bütünleşmesini temsil eder. Din veya inançlar seti olmayıp yalnızca bir felsefe sistemi olan Yoga, 1820’lerde Hindistan’ın tenha ormanlık alanlarında yalnızca erkekler tarafından uygulanan mistik bir rahatlama aracı olarak kullanılırken 1920’lerin başında sağlık ve yoga ile ilgili araştırma merkezlerinin kurulduğu bir zindelik egzersizi haline evrilmiş, 1930’lu yılların sonunda ise kadınların da yoga yapmaya başlamasıyla birlikte tüm dünyada popüler bir uygulama haline gelmiştir. Duruşlar (asanalar), nefes egzersizleri (pranayama), meditasyon, mantralar, manevi inançlar veya ritüeller gibi çeşitli uygulamaları kapsayan yoga günümüzde de oldukça popülerdir.
Stres ise kişinin zorlu durumlara maruz kaldığında yaşadığı duygusal ve zihinsel gerginlik olarak tanımlanabilir. Basit bir tanımı olmasına rağmen sonuçları hiç de basit olmayan stres, çeşitli yollarla vücudumuza zarar vermektedir. Örneğin birtakım yollarla kortizol salgısını artırarak beynimize zarar verip duygudurum bozuklukları, hafıza bozuklukları; Alzheimer, demans gibi bilişsel bozukluklar ve daha birçok nöropsikiyatrik hastalıklara sebep olmaktadır. Bu gibi mental bozuklukların yanında stres, fiziksel bozukluklara da yol açabilir. Tip II diyabet, obezite, fiziksel ağrı gibi sorunlar, kronik stres sonucunda oluşabilir.
Strese bağlı nöropsikiyatrik bozukluklar çeşitli ilaçlarla tedavi edilmektedir fakat bu ilaçların yan etkileri de oldukça fazladır. Bu yan etkiler nedeniyle son zamanlarda müzik, akupunktur, yoga, meditasyon gibi yollarla yeni terapi yöntemleri araştırılmaktadır. Çeşitli çalışmalarda ise yoga ve meditasyonun beyin hücreleri arasında iletişim sağlayan birçok kimyasalın salgılanmasını sağlayarak mental sağlığın korunmasında önemli bir rol oynadığı keşfedilmiştir. Örneğin Anuloma-Viloma Pranayama adı verilen yoga egzersiziyle yapılan bir çalışmada anksiyete ve depresyon seviyelerinde önemli azalmaların sağlandığı görülmüştür. Yine günlük 30 dakikalık paranayamalarla (nefes egzersizi) yapılan başka bir çalışmada ise KOAH hastalığıyla birlikte ciddi anksiyete ve depresyona sahip hastaların bir süre sonra önemli ölçüde iyileştikleri gözlenmiştir. Yoganın yanında meditasyonla yapılan çalışmalar da buna benzer sonuçlar vermiştir. Bu çalışmalarda yoga ve meditasyonun etkileri, salgılanan kimyasallara ve hastaların sağlık durumlarına bakılarak araştırılmıştır. Peki teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu etkilerin araştırılmasında elektronik cihazlar kullanılamaz mı? Daha nicel ve ileri düzey araştırmalar yapmak mümkün müdür? Cevabı bizlere, 1924’te Alman psikiyatr Hans Berger‘in icat ettiği elektroensefalografi (EEG) adlı cihaz “Evet,” olarak veriyor.
Hans Berger, yaptığı çalışmalarla beynin elektriksel aktivitesini ölçmemize yarayan elektroensefalografi (EEG) adlı cihazı icat etti. Bu cihaz sayesinde beyin hücreleri arasındaki etkileşimin, zihinsel durumumuzu kolayca tanımlayabilen farklı frekanslarda dalgalar ürettiği keşfedildi ve bunlara “beyin dalgaları” adı verildi. Temelde delta, teta, alfa, beta, gama olmak üzere 5 farklı beyin dalgası vardır. Gün boyu bu dalgaların etkinliği beyin aktivitelerine bağlı olarak değişmektedir. Yaptığımız her aktivite beynimizde şekillendiği için ise yoga ve meditasyonun etkilerini beyin dalgaları aracılığıyla gözlemleyebiliriz.
Bu konuda yapılan bir araştırmada Bhramari pranayama egzersizinin beynin sol temporal lobunda gama dalgalarında artış sağladığı görülürken Hatha yogaya dayanan temel bazı nefes egzersizlerinin beynin her iki yarım küresinde de alfa ve beta dalgalarında önemli artışlar sağladığı gözlenmiştir. Bu gibi çeşitli çalışmalarda birçok yoga egzersizinin beyindeki farklı bölgelerde farklı etkiler uyandırdığı gözlenmiştir. Fakat şimdiye kadar olan çalışmalar yoganın beyin dalgaları üzerindeki etkisini sağlıklı bireyler üzerinde incelediği için strese bağlı hastalar üzerindeki yansımasını bilmiyoruz.
Geçmişte yapılan çalışmalar bizlere bu bilgileri verirken halen birçok tamamlanmamış çalışma bulunuyor. Gelecekte de bu çalışmalar devam ettikçe yoganın iyileştirici gücü daha çok açığa çıkacaktır. Gün geçtikçe ilerleyen bilim ve teknoloji sayesinde belki de hastalığa özgü yoga egzersizleri tedavi olarak kullanılacaktır. Kim bilir belki bir gün doktorlarımız reçetelerinde bolca yan etkisi bulunan antidepresanlar yerine yoga egzersizlerine yer verirler.
Kaynakça
Medha Kaushik et al. Role of Yoga and Meditation as Complimentary Therapeutic Regime for Stress-Related Neuropsychiatric Disorders: Utilization of Brain Waves Activity as Novel Tool, July 19, 2020. DOI: 10.1177/2515690X20949451
Sevda KÖYÜSTÜ, Doç. Dr. Ali Murat KIRIK, Yogaya Genel Bir Bakış ve Yoga-Sağlık İlişkisi, Nisan 2021
Comments